اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ.

Foundation Islamic Union

İSLAM BİRLİĞİ VAKFI

وقف الاتحاد الإسلامي العالم

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

BAĞIMSIZ İSLAM DEVLETLERİ

Suriye

Resmi Adı: Suriye Arap Cumhuriyeti (SY)

Başkenti  : Şam (Dımeşk)

Önemli Şehirleri: Halep, Humus, Lazkiye, Hama, Kamışlı, Rakka, Haseke. Deyrizor.

Yüzölçümü: 185.180 km2

Nüfusu       : 18.300.000 (2021)[1]. Nüfusun %47’si şehirlerde yaşamaktadır.

Etnik Yapı: %88 Arap, %6 Kürt, %2,8 Ermeni, %1 Türk, %1 Rum. Kalan nüfusu Süryâniler, Keldaniler, Nasturiler, Çerkesler ve Yahudiler oluşturur.

Dil: Suriye’nin resmî dili Arapça’dır. Bunun yanı sıra Kürtçe, Türkçe gibi değişik etnik unsurlara ait diller de konuşulmaktadır.

Din: Devletin resmî dini yoktur. Ancak halkın %76’sı Sünnî Müslüman, %11’i Alevîdir. Nüfusun %10’a yakın bir kısmı da Hıristiyan’dır. Suriye’de binde bir oranında da Yahudi mevcuttur. Bunların yanı sıra az sayıda da Yezidî bulunmaktadır.

Coğrafi Durumu: Bir ön Asya ülkesi olan Suriye kuzeyden Türkiye, doğudan Irak, güneyden Ürdün, batıdan Lübnan ve Akdeniz’le çevrilidir. Önemli akarsuları Fırat, Asi ve Habur ırmaklarıdır. Su kaynakları bakımından zengin sayılır. Topraklarının %33’ü tarıma elverişlidir ve bu arazinin de %10’u suludur. Batı kesimlerinde Akdeniz iklimi iç kesimlerinde kara iklimi hâkimdir.

Yönetim Şekli: Suriye’de şeklen çok partili ancak gerçekte Baas diktatörlüğünü esas alan bir rejim hâkimdir. Ülke 14 Mart 1973’te yürürlüğe giren anayasayla yönetilmektedir. Anayasa devlet başkanına geniş yetkiler vermektedir. Başbakanı ve bakanları tayin, savaş ilanı, olağanüstü hal ilanı ve genel af çıkarma anayasanın devlet başkanına tanıdığı yetkilerden bazıları. Anayasa ülkenin yönetim şeklini ‘sosyalist halk demokrasisi’ olarak niteler. Yasama yetkisi üyeleri seçimle belirlenen 250 üyeli bir parlamentoya verilmiştir. Ancak iktidardaki Baas Partisi’nin sürekli parlamentoda ezici çoğunluğa sahip olması seçim sisteminin hileden uzak olmadığını ortaya koymaktadır.

Üyesi Olduğu Uluslararası Kuruluşlar ABEDA, AFESD, AMF, CAEU, FAO, G-24, G-77, IAEA, IBRD, ICAO, ICC, ICRM, IDA, IDB, IFAD, IFC, IFRCS, IHO, ILO, IMF, IMO, Interpol, IOC, IPU, ISO, ITSO, ITU, LAS, MIGA, NAM, OAPEC, OIC,[2] UN, UNCTAD, UNESCO, UNIDO, UNRWA, UNWTO, UPU, WCO, WFTU, WHO, WIPO, WMO. İslâm İşbirliği Teşkilatı üyeliği askıya alınmıştır.

Siyasi Partiler: Suriye’de dizginler iktidardaki Arap Sosyalist Baas Partisi’nin (Hizbu’l-Ba’si’l-Arabi el-İştirakî) elindedir. Baas (diriliş) ideolojisini benimsemiş olan bu parti 1943 yılında Hıristiyan asıllı Mişel Eflâk tarafından kurulmuştur. Baas ideolojisinin teorisyeni de Mişel Eflâk’tır. Baas Partisi 8 Mart 1963’te gerçekleştirilen askerî darbeyle iktidarı ele geçirdi. Ancak parti içindeki rakip gruplar sonraki yıllarda birbirleriyle mücadele ettiler. Bu mücadele 1966 ve 1970 yıllarında iki ayrı darbeye yol açtı. Merkezi otoriteye ağırlık veren Suriye Baas Partisi’ne bugün Alevî asıllılar hâkimdir. Baas Partisi’nin dışında kalan siyasî partiler sadece dekoru tamamlamak için kurdurulmuş sembolik birer parti durumundadır.

İdari Bölünüş: 14 ille 59 ilçeye ayrılır.

Tarihi: Suriye toprakları Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde M. 634, 635 ve 636 yıllarında gerçekleştirilen seferler neticesinde fethedilerek İslâm topraklarına katıldı. Sırasıyla Emeviler, Abbasiler ve Mısır hükümdarları, Selçuklular ve Eyyübilerin yönetiminde kalan Suriye 1250–1303 yılları arasında Moğol saldırılarına maruz kaldı. Daha sonra Memlüklerin eline geçen Suriye toprakları 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı devletine katıldı. Suriye, 1831 yılında, Osmanlılara başkaldırarak Mısır’da ayrı bir yönetim kurmuş olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın eline geçti. 1840’ta gerçekleştirilen halk ayaklanmasından sonra yeniden Osmanlı devletine bağlandı. 1920’de Fransızlar tarafından işgal edildi. Halk bu işgale karşı çıktıysa da Fransızlar onbinlerce insanın canına kıyarak ve büyük şehirleri bombalayarak halk ayaklanmalarını bastırdılar. Ancak halkın işgal karşısındaki direnişi devam etti. Fransızlar 1943’te Suriye’den çekilmek ve 1 Ocak 1944 tarihinde de bu ülkenin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldılar. Ancak arkalarında kendi elleriyle yetiştirdikleri, kendi sistemlerini koruyacak ve kurdukları sistemi ayakta tutacak bir bürokratlar tabakası bıraktılar. Bu bürokrat tabaka Fransız işgalcilerin de çeşitli oyunlarıyla bağımsızlık sonrasında ülke yönetimini ele aldı. Suriye’nin bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanı Türk asıllı Şükrü el-Kuvvetli’dir. el-Kuvvetli yönetimine 1949 darbesiyle son verildi. Bağımsızlık sonrası Suriye bir darbeler ülkesi oldu. 1949, 1954, 1961, 1962, 1963, 1966 ve 1970 yıllarında birbirinden farklı darbeler gerçekleştirildi. 1949 darbesinden sonra Hüsni Zaim devlet başkanlığını aldı. Ondan sonra sırasıyla Sâmi Hinnavi, Edib Çiçekli, Hâşim Bey el-Attasi ve Şükri el-Kuvvetli cumhurbaşkanlığı yaptılar. 1955 – 58 yılları arasında Suriye ile Mısır birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdular. Bu dönemde Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin devlet başkanı o zamanki Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdün-Nasır olmuştur. Suriye - Mısır birliğinin bozulmasından sonra Suriye Cumhurbaşkanı Nazım el-Kudsi oldu. 1963’te General Hafız el-Emin’in öncülüğünde gerçekleştirilen darbe Baas Partisi’nin iktidarı ele almasını sağladı. 1966 yılında gerçekleştirilen darbe ise Baas’ın bağımsız askeri kanadı için bir zafer olmuştur. Bu darbeden sonra ülke yönetimini Nuruddin el-Attasi aldı. 1967 Arap - İsrail Savaşı esnasında Suriye’nin hava kuvvetleri komutanı ve savunma bakanı olan Alevi asıllı Hafız Esed 1968 yılında bir darbe teşebbüsünde bulundu ama başarılı olamadı. Ancak Esed 23 Kasım 1970 tarihinde gerçekleştirdiği darbeyle yönetimi ele aldı. Esed darbesinden sonra Baas Partisi içindeki Nusayriler diğerlerini tasfiye etmeye başladılar. Ülke 1970’ten itibaren ölünceye kadar Hafız Esed’in yönetiminde kaldı. Yönetime gelmesinden sonra Sovyetler Birliği’yle sıkı bir dostluk ilişkisi içine giren Esed, dağılmasına kadar Sovyetler’den sürekli destek görmüştür. Esed, izlediği politikada ABD ve Batı’nın çıkarlarını gözetmeyi de ihmal etmedi. O’nun ABD’deki Yahudi teşkilatlarıyla gizli ilişkiler içinde olduğuna dair bir belge Sudan’da çıkan Kabas gazetesinin 1 Temmuz 1988 tarihli sayısında yayınlandı. Suriye’de Baasçıların yönetimi ele geçirmeleriyle birlikte Müslümanlar üzerinde ağır bir zulüm ve baskı dönemi başladı. Esed bu zulüm ve baskıyı daha da artırdı. O’nun döneminde çok sayıda Müslüman zindanlara doldurularak her türlü işkenceye maruz bırakıldı. O’nun işbaşına gelmesinden sonra cezaevlerinde uygulanan işkence metotlarından bazıları şunlardır: Kazığa oturtma, kaynar su ile haşlama, ayaklarından tavana asma, ölünceye kadar dövme , tutuklu Müslüman kadınlara tecavüz, tutukluların hanımlarına, kızlarına ve bacılarına tecavüz. Bunlar uygulanan zulümlerden sadece birkaçı. Bazı cezaevlerinde tutuklular topluca öldürülmüşlerdir. Mesela Resten cezaevinde 120 kadın, Tedmur cezaevinde de 700 kişi bu şekilde öldürüldü. Esed’in gerçekleştirdiği en büyük cinayetlerden biri Hama katliamıdır. Hama İslâmî hareketin en güçlü olduğu şehirlerden biridir. Bu özelliği dolayısıyla Hama şehri 1982 yılında büyük bir katliama şahit oldu. Esed’in kardeşi ve zamanın genel kurmay başkanı Rıfat Esed, Şubat 1982’de bir gece vakti Hama’ya havadan ve karadan saldırı düzenledi. Saldırıya katılmak istemeyen askerlerin çoğu anında idam edildiler. Bazıları da Müslümanlar tarafına geçtiler. Birkaç gün devam eden Hama katliamında yaklaşık kırk bin Müslüman şehit oldu. Şehir adeta bir harabeye döndü. Hafız Esed’ın ölümünden sonra oğlu Beşar Esed başkanlığa getirildi. Oğul Beşşar da babasını uygulamalarını devam ettirdi. 2010 yılında Suriye iç savaşı başladı. ABD ve Rusya’nın desteklediği terör örgütleri Suriye topraklarını paylaştılar. Buna karşı ÖSO adıyla yerli kuvvetler ordu kurdular ve ülke için savaştılar. Topraklarına yerleşen PYD/YPG/PKK ve Daeş terör örgütleri Türkiye sınırındaki yerleşim yerlerine saldırılar yaptılar. Fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı yurt dışı operasyonlarla bunlar sınırdan 30 km içeriye sürüldü ve sınır boyunda güvenlik koridoru oluşturuldu.[3]

Dış Problemleri: Filistin topraklarını işgali altında tutan İsrail, 1967 savaşında Suriye’nin Golan tepelerini de işgal etmiştir. Suriye’nin İsrail’le bu işgalden kaynaklanan bir problemi bulunmaktadır. Suriye Golan tepelerini İsrail’den geri istiyor. Suriye’nin Türkiye’yle olan anlaşmazlığının eksenini Hatay sorunu oluşturmaktadır. Suriye sürekli Hatay üzerinde hak iddia etmekte ve bunu her fırsatta gündeme getirmektedir. Hatta Suriye’de okutulan ders kitaplarında Hatay Suriye’nin bir ili gibi gösterilmektedir. Suriye’nin Türkiye’yle olan bir diğer problemi de (GAP) Güney-doğu Anadolu Projesi’nden kaynaklanmaktadır. Bu projenin uygulamaya konmasıyla birlikte Suriye kendi topraklarını besleyen su kaynaklarının azalacağı iddiasıyla su meselesini gündeme getirdi. Suriye’nin su meselesini gündeme getirmesi üzerine Türkiye, Seyhan ve Ceyhan ırmakları sularının boru hattıyla Suriye topraklarına akıtılmasını sağlayacak ve Küçük Su Projesi adı verilen bir projeyi uygulamaya koyma önerisinde bulundu. Suriye, Baas ideolojisiyle yönetilmesine rağmen komşusu Irak’la da anlaşamamaktadır. Bu anlaşmazlık dolayısıyla İran - Irak Savaşı’nda Suriye, İran’ı destekledi. Körfez Savaşı’nda da Irak’a karşı cephe içinde yer aldı. Suriye 1976’da Lübnan’a askerî müdahalede bulundu.

İç problemleri: Suriye’nin en önemli iç sorunu ülkedeki İslâmî cemaatlere yönelik baskıdan kaynaklanmaktadır. Bir diğer sorun ülkedeki Baas diktatörlüğü yüzünden muhalif güçlerin çalışmalarını yer altına kaydırmalarından kaynaklanan sorundur. Yönetime Alevi azınlığın hâkim olması da huzursuzluğa yol açmaktadır.

Ülkede İslâmiyet: Suriye İslâmî yönden zengin bir mirasa sahiptir. Geçmişte bu topraklarda pek çok Müslüman ilim adamı yetişmiş ve ortaya koydukları ilmî çalışmalarla İslâm dünyasına ışık saçmışlardır. Suriye’de İslâm’ın rejime karşı mücadelesi 1941’de Dr. Mustafa es-Sıbai’yle başladı. Mustafa es-Sıbai’nin Müslüman Kardeşler Cemaatinin kurucusu Hasan el-Benna ile çok yakın ilişkileri oldu ve kendisi de bu cemaatin Suriye kolunu oluşturdu. Suriye’de Müslüman Kardeşler Cemaati oluşturulmadan önce İslâmî faaliyetler çeşitli sosyal yardımlaşma cemiyetleri vasıtasıyla sürdürülüyordu. Dr. Sıbai 1945 ve 1946 yıllarında yürüttüğü faaliyetlerle bu cemiyetleri Müslüman Kardeşler çatısı altında topladı. es-Sıbai 1946 yılında Suriye Müslüman Kardeşler cemaatinin genel murakıplığına getirildi ve bu görevi 1957 yılına kadar sürdürdü. 1957’de Sıbai’nin sağlık durumunun iyice bozulması üzerine cemaatin genel murakıplığına Isam el-Attar getirildi. Isam el-Attar çok ağır bir baskıya ve 1963’te sürgüne gönderilmesine rağmen bu görevi 1970’e kadar sürdürdü. 1970’te cemaat içinde bir liderlik krizi yaşandı. Bu krizde Isam el-Attar’ın sürgünde olması dolayısıyla cemaati temsilcileri vasıtasıyla idare etmek zorunda kalmasının da etkisi vardı. Bu kriz üzerine cemaat iki gruba ayrıldı ve cemaatten kopmalar oldu. Yürütülen arabuluculuk çabalarına rağmen ayrılık ve ihtilaflar 1980’lere kadar giderilemedi. 1980’de Suriye’deki İslâmî cemaatler yeniden bir araya gelerek İslâm Cephesi’ni oluşturdular. Bu cephenin tabanını Müslüman Kardeşler oluşturuyordu. Ancak ülkedeki diğer İslâmî grupların da çoğunu içine almıştı. Cephenin oluşturulmasında Muhammed Ebu’n-Nasr el-Beyanunî, Adnan Sa’duddin ve Said Havva’nın önemli etkinlikleri olmuştu. Bu kişiler daha sonra söz konusu cephenin ve Suriye Müslüman Kardeşler cemaatinin liderliğini yapmışlardır. 1982 Hama katliamından sonra ortaya çıkan ihtilaflar tekrar ayrılmalara yol açtı. Bu ayrılmalar sonucu Isam el-Attar ve Adnan Sa’duddin etrafındaki kişiler ayrı birer cemaat olarak ortaya çıktılar. Ayrılmalardan sonra Müslüman Kardeşlerin genel murakıplığına Abdulfettah Ebu Gudde getirildi. 1993’te Müslüman Kardeşlerden ayrılan gruplar arasında yeniden bir birlik sağlandı. Bu birleşmeden sonra cemaatin genel murakıplığına Hasan Huveydi getirildi. Adnan Sa’duddin ise ülkede rejime karşı mücadele eden bütün grupların oluşturduğu ortak cephenin genel sekreterliğini üstlendi. Bugün Suriye’deki İslâmî mücadeleyi sürdüren cemaatlerin en büyüğü Müslüman Kardeşler cemaatidir. Bunun yanı sıra Selefiler de etkili durumdadırlar. Ancak selefiler siyasi ve devlete yönelik çalışmalardan çok itikadî ve amelî konulara ağırlık vermektedirler. Suriye’deki mevcut yönetim İslâmî Hareket üzerinde ağır bir baskı uygulamaktadır.

Ekonomi: Suriye ekonomisi daha çok tarım ve hayvancılığa dayanır. Tarım ürünlerinden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %27’dir. Çalışan nüfusun %26’sı tarım alanında iş görmektedir. En çok üretilen tarım ürünleri tahıl, pamuk, şeker pancarı ve tütündür. Akarsu yönünden zengin olmasına ve Akdeniz’e kıyısının olmasına rağmen balıkçılık iyi değildir. Suriye ekonomisine önemli oranda katkısı olan petrol daha çok ABD şirketleri tarafından çıkarılmaktadır. Petrol ve doğal gazın gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %14 oranındadır. Ayrıca fosfat, demir, asfaltit gibi madenler de çıkarılmaktadır. Suriye tarım ve sanayisini geliştirmek dışarıdan yardım almaktadır. Geçmiş yıllarda daha çok petrol üreten Arap ülkelerinden ve Sovyetler Birliği’nden yardım alıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Batı ülkeleriyle ilişkilerini artırarak bu ülkelerden de yardım almaya başladı. 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarıyla, 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi dolayısıyla meydana gelen çatışmalar Suriye ekonomisini önemli oranlarda etkiledi. Ancak daha sonraki yıllarda diğer Arap ülkelerinin yardımlarıyla kendini toparlayabildi. Bununla birlikte Suriye yönetimi İsrail tehdidi dolayısıyla askeri giderlere ve silahlanmaya ağırlık verme gereği duydu. Bu ihtiyaç ülke ekonomisine ağır bir yük getirdi.

Para birimi: Suriye Lirası.

Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 602 USD[4].

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerinin başında ham petrol (ihracat gelirindeki oranı: %60), fosfat, pamuk, pamuk ipliği ve tekstil ürünleri, konserve gıda maddeleri, kurutulmuş gıda maddeleri, tütün, hububat, sebze ve meyveler gelir. İthal ettiği malların başında ise petrol ürünleri (ithalat gideri içindeki oranı: % 30), ulaşım araçları, savunma araçları, makineler, elektrikli ve elektronik aletler, ilaç ve tıbbi malzemeler, madeni yağlar ve kimyevi ürünler gelir. Arap ülkelerinin yanı sıra daha çok ABD, Rusya, Fransa, Japonya, İtalya, Yunanistan, İspanya, İran ve Romanya’yla dış ticareti vardır. 1990’da ihracat gelirleri ithalat giderlerinden yaklaşık 900 milyon dolar daha fazla olmuştur.

Sanayisi: Suriye’de hafif sanayinin bazı kolları geliştirilmiştir. En yaygın olan sanayi kolları şunlardır: Tekstil, konfeksiyon, deri işlemeciliği (bu üç sektördeki sanayi kuruluşları tüm sanayi kuruluşlarının %30’unu oluşturmaktadır), şeker, gıda, meşrubat ve sigara üretimi (bu sektörlerle ilgili kuruluşlar tüm sanayi kuruluşlarının %24’ünü oluşturmaktadır), ağaç işleri, mobilya üretimi, kâğıt imalatı, kimyasal maddeler ve boya imalatı, dayanıklı tüketim maddeleri üretimi, çimento ve diğer inşaat malzemeleri üretimi, madeni ve toprak eşya, mekanik makine, büro malzemeleri ve elektrik malzemeleri imalatı. Ağır sanayisi gelişmemiş olduğundan kendisi dışarıya ham petrol sattığı halde, petrol ürünleri ithal etmektedir. Ülkede sosyalist anlayışlı bir yönetimin hâkim olması dolayısıyla devlet sektörüne ağırlık verilmektedir. Bu yüzden sanayi kuruluşlarının önemli bir kısmı ve bankalar devlet elindedir. Bunun yanı sıra son yıllarda ekonominin Batıya açılmasıyla birlikte özel sektöre de ağırlık verilmeye başlandı. Sanayinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %6’dır. Çalışan nüfusun yaklaşık %14’ü sanayi sektöründe iş görmektedir.

Enerji: Suriye’de 1991’de 12 milyar 179 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Aynı yıldaki elektrik tüketimi de bu rakama eşittir. Elektrik enerjisinin %49’u termik santrallerden, %51’i hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi 951 kw/saattir.

Ulaşım: Başkent Dımeşk’te uluslararası, diğer dört büyük şehrinde de iç ulaşımda kullanılan birer havaalanı bulunmaktadır. Deniz yoluyla ihracat ve ithalat Lazkiye limanından yapılmaktadır. 24.400 km’si asfaltlanmış olmak üzere 31.600 km karayolu, 2050 km de demiryolu vardır. Bu ülkede 46 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Suriye’de 6 yaşında başlayan ve altı yıl süren ilköğrenim parasız ve zorunludur. Ülkede 9.550 ilkokul, 2.100 genel ortaöğretim kurumu, 240 mesleki ortaöğretim kurumu mevcuttur. İlkokul çağındaki çocukların %98’i, ortaöğrenim çağındakilerin %45’i bu öğrenimlerden yararlanmaktadır. 5’i üniversite olmak üzere 44 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Ülke dışında öğrenim de teşvik edilmektedir. Üniversite çağındaki gençlerin %20’si yükseköğrenim kurumlarına kayıt yaptırabilmektedir. Okuma yazma bilenlerin oranı ise %80’dir. Ermenilerin dışındaki azınlıkların kendilerine özel okul açma hakları yoktur.

 

[1]    www.ticaret.gov.tr. (Kasım-2021 Erişimi)

[2]    www.oic-oci.org

[3]    www.enfal.de (Kasım-2021 Erişimi)

[4]  www.ticaret.gov.tr (Kasım-2021 Erişimi)