اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ.

Foundation Islamic Union

İSLAM BİRLİĞİ VAKFI

وقف الاتحاد الإسلامي العالم

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

BAĞIMSIZ İSLAM DEVLETLERİ

Lübnan

Resmî Adı: Lübnan Cumhuriyeti (LB)

Başkenti   : Beyrut

Önemli Şehirleri: Trablusşam, Sayda, Zahle, Sur, Nebatiye.

İdari Bölünüş: 6 il ve 26 kaymakamlıktan meydana gelir.

Yüzölçümü: 10.452 km2

Nüfusu        : 6.855.000 (2021). Nüfusun %80’i şehirlerde yaşamaktadır.[1]

Ortalama İnsan Ömrü: 67 yıldır.

Etnik Yapı: Nüfusunun %83’ünü Araplar oluşturmaktadır. Lübnan Araplarının %63’ü Müslüman, %8’i Dürzi, kalanı ise Maruni Hıristiyan’dır. %11 oranında Grek (Yunan).

Dil: Resmi dil Arapça ve Fransızca’dır. Halkın geneli Arapça konuşmaktadır. Arap olmayan ve yukarıda zikredilen etnik unsurların dilleri de konuşulur.

Din: Devletin resmi dini yoktur. Halkın %60’ı Müslüman’dır. Müslümanların %60’ı Şii, %40’ı Sünni’dir. Yaklaşık %7 oranında da Dürzi vardır ki bunlar da Müslümanlar arasında gösterilmektedir. Ancak Dürzîlerin inanç ilkeleri İslâm’ın inanç ilkelerinden çok uzaktır.

Coğrafî Durumu: Ortadoğu ülkelerinden sayılan ve bir Ön Asya ülkesi olan Lübnan kuzeyden ve doğudan Suriye, güneyden Filistin (İsrail işgali altında), batıdan da Akdeniz ile çevrilidir. En önemli akarsuları Asi ve Litani ırmaklarıdır. Topraklarının önemli bir kısmı dağlıktır. Lübnan dağları adı verilen dağ kütlesi ülkenin kuzey bölgesini ‘U’ şeklinde sarmıştır. Topraklarının %30’u tarım alanı, %8’i orman ve çalılıktır. Tarıma elverişli alanlar daha çok sahilde ve akarsu yataklarındadır. Bu yüzden bu arazilerin çoğu sulanmaktadır. Kıyı kesiminde Akdeniz iklimi, iç kesimlerde biraz daha sert ve soğuk bir iklim hâkimdir. Akdeniz kıyısında bulunan başkent Beyrut’ta yıllık sıcaklık ortalaması 24 derece, yıllık yağış ortalaması 501 mm’dir.

Yönetim Şekli: Lübnan’da halen uygulamada olan devlet geleneğine göre cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, başbakan Sünnî Müslümanlardan, Meclis başkanı ise Şiî Müslümanlardan seçilir. Ancak siyasî alanda Maruni Hıristiyanlar daha etkin durumdadırlar. İç karışıkların en önemli sebeplerinden biri de budur. Bütün Hıristiyan grupların toplamı ülke nüfusunun %50’sini bulmazken siyasî platformda hala Hıristiyanlar çoğunluk olarak kabul edilmektedir. Hükümette de bütün dinî kitleler resmî protokolde kabul edilen oranlarına göre temsil edilirler. 128 üyeli parlamentoda Hıristiyanlarla Müslümanlar yarı yarıya temsil edilmektedir. Ancak Dürziler ve Nusayriler de Müslümanlardan sayılmaktadır.

Üyesi Olduğu Uluslararası Kuruluşlar: Lübnan, BM, İİT (İslâm İşbirliği Teşkilatı)), Arap Devletleri Birliği, IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası.

Siyasî Partiler: Dinî etnik unsurların hemen hepsinin bir siyasî oluşumu mevcuttur. Bu siyasi hareketlerin birçoğunun askerî kolu da mevcuttur. 1988’den sonra kısmen siyasî otoritenin sağlanmasından sonra silahlar toplandıysa da bütün siyasî gruplar tam anlamıyla silahtan arındırılmış değildir.  Falanjist Parti (el-Ketâib): Marunî Hıristiyanların partisidir. 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi esnasında, Sabra ve Şatilla katliamlarını Yahudi askerlerin gözetiminde Lübnan Kuvvetleri’ne bağlı gerillalar gerçekleştirmişlerdir.

Emel Hareketi: Solcu ve Suriye yanlısıdır. Kurucuları ve yöneticileri Şiî’dir.  İslâmî Emel: Şiîlerin bir partisidir.

İlerici Sosyalist Parti: Dürzilerin partisidir.

Lübnan Cephesi: Sağcı Hıristiyanların bir partisidir.

Milli Cephe: Müslüman kökenli bazı solcuların partisidir.

Lübnan Komünist Partisi: 1924’te kurulmuştur. Lübnan’ın en eski siyasi partisi, Arap  

                                            dünyasının da en eski komünist partisidir.

Baas Partisi: Suriye yanlısıdır ve Baas ideolojisini savunmaktadır.

Taşnak Partisi: Ermenilerin partisidir.

İslâmî Tevhid Hareketi: Ülkede İslâmiyet kısmına bakınız.

Tarihi: Lübnan İslâm orduları tarafından 636’da Hz. Ömer (r.a.) zamanında fethedildi ve Şam (Suriye) eyaletine bağlandı. Lübnan’da Suriye gibi Raşid halifeler döneminden sonra sırasıyla Emevî, Abbasî, Mısır hükümdarları, Selçuklular, Eyyubîler ve Memlüklerin hâkimiyetinde kaldı. Lübnan 1516’da Osmanlı hâkimiyetine geçti ve I. Dünya savaşı sonuna kadar 400 yıl süreyle Osmanlı idaresinde kaldı. Osmanlılar Lübnan’ı merkezden tayin ettikleri bir vali vasıtasıyla yönettiler. Ancak ülkede yaşayan etnik unsurların kendi inanç ve geleneklerini uygulamalarını sağlayacak şekilde örgütlenmelerine de fırsat tanıdılar. 1918’de Lübnan Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar ülkedeki Marunilerle işbirliği içine girerek Müslümanlara baskı yapmaya başladılar. Fransız işgali 1943 Kasım’ına kadar sürdü. 1 Ocak 1944’te de Lübnan’ın bağımsızlığı resmen tanındı. Fransa bu tarihten sonra da Lübnan’daki siyasî yapının teşekkülünde Suriye’yle birlikte söz sahibi olmuştur. Bağımsızlık sonrasında Cumhurbaşkanlığına Bişâr el-Huri getirildi. O’nun cumhurbaşkanlığı 18 Eylül 1952’ye kadar sürdü ve ondan sonra Kamil Şem’un cumhurbaşkanı oldu. Şem’un Marunî Hıristiyanlardandı ve izlediği politikayla gerek Dürzilerin, gerekse Müslümanların tepkisine yol açtı. Lübnan’ın Mısırla birleşmesini isteyen Arap milliyetçiler de Şem’un politikasına karşı çıkıyorlardı. Sonuçta 8 Mayıs 1958’de muhalefetten bir gazetecinin öldürülmesi geniş çaplı bir tepkiye yol açtı ve bu tepki çok geçmeden silahlı eylemlere dönüştü. Eylemler üzerine Şem’un ABD’den yardım istedi ve ABD 15 Temmuz 1958’de Lübnan’a askeri çıkarma yaptı. Fakat olaylar durmadı ve ABD siyasi manevralarla bir çözüm bulma yoluna gitti. Bu çerçevede 31 Temmuz 1958’de Ordu komutanı Fuad Şihab’ı 22 Eylül 1958’de görevi devralmak üzere cumhurbaşkanlığına seçti. Fuad Şihab görevi devraldıktan sonra Müslüman kökenli Reşid Kerami’ye bir hükümet kurdurdu. Ancak Hıristiyan gruplar buna karşı çıktılar ve ülke genelinde eylemler başlattılar. Lübnan’a yerleşen Filistinliler bu ülkede örgütlenerek siyasî faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Ancak Maruni Falanjistler bu durumdan rahatsız oluyorlardı. Charles Hilu’nun cumhurbaşkanlığı Ağustos 1969’da sona erdi ve yerine Süleyman Feranciye (maruni) cumhurbaşkanı oldu. Filistinlilerle Falanjistler arasındaki gerginlik Feranciye döneminde de devam etti ve bu gerginlik 1975’te iç savaşa dönüştü. İç savaş 1976’da da bütün şiddetiyle devam etti. Eylül 1976’da Süleyman Feranciye’nin görev süresinin dolması üzerine yerine İlyas Sarkis getirildi. 1976’nın sonlarına doğru, olaylara müdahale için Suriyelilerin öncülüğünde bir Arap Caydırıcı Gücü Lübnan’a sokuldu. Bu arada Suriye yönetiminin daha önceki olaylarda sürekli Hıristiyanların yanında yer aldığını hatırlatalım. Müdahaleden sonra imzalanan bir anlaşmayla Filistinlilerin elindeki ağır silahların alınması, Filistinli gerillaların İsrail işgali altındaki Filistin toprakları sınırından 15 km. içeri çekilmelerinin sağlanması ve Lübnan ordu birlikleriyle Arap Caydırıcı Gücü’nün Filistin kampları çevresinde denetlemelerde bulunmaları kararlaştırıldı. Bu anlaşmanın hem siyonist İsrail devletini kuzeyden Filistinli gerillaların saldırıları konusunda güvenceye kavuşturma, hem de Filistinlilerin Lübnan içindeki hareket imkânlarını kısıtlama amacı taşıdığı açıktı. Bütün bu olayların ülke geneline yayılması ülkedeki siyasi otoritenin tamamen sembolik bir hal almasına ve Lübnan topraklarının değişik gruplar arasında paylaşılmasına yol açtı. Öte yandan siyonist İsrail güçleri de Filistinlilerin kuzeyden yaptıkları saldırılara cevap olarak çeşitli hava saldırılarında bulundular. Arap dünyasının Filistinlileri yalnız bırakması üzerine siyonist güçler Filistinli milisleri Lübnan’ı terk etmeye zorladı. İsrail işgalinin henüz devam ettiği sırada 23 Ağustos 1982’de Lübnan’da bir cumhurbaşkanlığı değişikliği de oldu ve İlyas Sarkis’in yerine Beşir Cemayel seçildi. Siyonist güçlerle çok yakın ilişkilerinin olduğu bilinen Beşir Cemayel cumhurbaşkanlığında daha bir ayını bile doldurmadan 14 Eylül 1982’de öldürüldü. İsrail kuvvetleri bu olayın oluşturduğu hava içinde Müslümanların çoğunlukta olduğu Batı Beyrut’un tamamını kontrol altına aldılar. İki gün sonra da meşhur Sabra ve Şatilla katliamları gerçekleştirildi. İşgalci siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde Filistinli mültecilerin kaldığı Sabra ve Şatilla kamplarını buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek şekilde kuşatmaya aldılar. Arkasından Falanjist milisler siyonist askerlerin gözetimi altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü. Beşir Cemayel’in öldürülmesinden bir hafta sonra 21 Eylül 1982’de kardeşi Emin Cemayel cumhurbaşkanlığına getirildi. Emin Cemayel ülkede siyasî otoriteyi sağlamak için kendisine yardımcı olmaları üzere Amerika, Fransa ve İtalya’dan Lübnan’a asker göndermelerini istedi. Siyonist İsrail’in Lübnan’ı işgaline ve bu ülkede gerçekleştirdiği katliama göz yuman bu ülkeler Emin Cemayel’in isteğini kabul ettiler. Ama değişen bir şey olmadı. Genelkurmay başkanı Mişel Avn askerî gücünü de kullanarak kendini cumhurbaşkanı ilan etmek istedi. Öte yandan Arap ülkelerinin girişimiyle daha önceki çeşitli suikastlerde öldürülenlerden artakalan 62 Lübnanlı parlamenter cumhurbaşkanı sorununa çözüm bulmak üzere Ekim 1989’da Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde toplandı. Bu toplantıda alınan kararlar doğrultusunda parlamenterler 5 Kasım 1989’da Lübnan’ın Klayat şehrinde bir toplantı düzenleyerek Röne Muavvad’ı cumhurbaşkanı seçtiler. Ancak Muavvad 17 gün sonra, 22 Kasım 1989’da öldürüldü. Öte yandan ülkeyi yeniden bir siyasî istikrara kavuşturmak amacıyla milis grupların ellerindeki ağır silahların bir kısmını topladı. Bu gelişmelerin arkasından ülkede kısmen bir istikrar ve siyasi otorite sağlanmıştır.[2]

İç Problemleri: Lübnan her ne kadar kısmen istikrara ve huzura kavuşmuş görünüyorsa da geçmişteki çatışmalara ve suikastlara sebep oluşturan problemler tam anlamıyla ortadan kalkmış değildir. Milis güçlerin elindeki silahların bir kısmı toplanmış olsa da bu güçler tamamen silahtan arındırılmış değildir. Gruplar arasında tam bir uzlaşma ve barış da sağlanmış değildir. Lübnan’ın en önemli bir iç meselesi de Filistinli mülteciler meselesidir. Dış Problemleri: Lübnan siyasi yönden bağımsız bir devlet olmakla birlikte gerçek anlamda bir bağımsızlığa hala kavuşmuş değildir. Suriye bu ülkede asker bulundurmaktadır. Öte yandan İsrail’in hizmetindeki Güney Lübnan ordusu varlığını sürdürüyor ve Lübnan yönetimi bu orduyu dağıtmaktan çekiniyor. Lübnan sürekli İsrail tehdidi altındadır.

Ülkede İslâmiyet: Lübnan çok sayıda İslâmî oluşumun bulunduğu bir ülkedir.

İslâm Cemaati: Fethi Yeken’in liderliğindeki bu cemaat Müslüman Kardeşlerin Lübnan’daki uzantısıdır. 1964’ten sonra örgütlenmeye başladı. Sünnî Müslümanlar arasında etkilidir. En güçlü olduğu şehir Sayda’dır.

Hizbullah: Lübnan’daki Şiiler arasında en güçlü örgüttür. İran yanlısı bu örgütün lideri Hüseyin Muhammed Fadlullah’tır.

İslâmî Emel Hareketi: Daha önce İmam Musa Sadr’ın liderliğindeyken Şiilerin benimsediği bir yapıya sahip olan Emel Örgütü’nün Nebih Berri’yle birlikte laik ve Suriye yanlısı bir çizgiye kayması üzerine bu örgütten ayrılan Şii Müslümanlar tarafından kuruldu. Lideri Hüseyin Musavi’dir. İslâmi Tevhid Hareketi: 1982 İsrail işgalinden sonra Şeyh Said Şa’ban’ın liderliğinde Sünnî Müslümanlar arasında örgütlenmeye başladı. Taraftarları genellikle Sünnilerden olmakla birlikte İran yanlısı bir çizgi izlemektedir. Hizbu’t-Tahrir: Takiyyuddin en-Nebhanî tarafından kurulmuş olan bu örgüt hilafet konusuna ağırlık vermektedir.

Ekonomi: İç savaş öncesinde turizm gelirlerinin Lübnan ekonomisinde önemli bir yeri vardı. Ortadoğu’nun bir eğlence merkezi haline getirilmişti. Ancak iç savaş turizm sektörünü vurdu. Günümüz Lübnan’ında halkın önemli bir kısmı tarım, hayvancılık, balıkçılık ve el sanatlarıyla geçimini sağlamaktadır. Tarım ve hayvancılıktan elde edilen gelirin milli gelir içindeki payı %9’dur. Lübnan’ın en önemli yerel kaynakları kömür ve demirdir. Bunun yanı sıra az miktarda petrol ve doğal gaz da çıkarılmaktadır. Ayrıca birtakım değerli madenler çıkarılmaktadır. Akdeniz’de de inci avcılığı yapılmaktadır. Maden gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %5’tir.

Para Birimi: Lübnan Lirası.

Kişi Başına Düşen Millî Gelir: 1400 USD

Dış Ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başta gelenleri tarım ürünleri, petrol ürünleri, madenler, süs eşyası, hazır eşya (transit ticaret) ve balıktır. İthal ettiği malların başında ise elektrikli ve elektronik araçlar, ulaşım araçları ve yedek parçaları, canlı hayvan, ilaç, gıda maddeleri, petrol ürünleri, kimyasal maddeler ve savunma araç ve gereçleri gelir.

Sanayi: İç karışıklıklar Lübnan’da sanayinin gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak günümüz Lübnan’ında sanayinin durumu yine de iyi sayılır. Suriye ve Irak petrollerini nakleden iki petrol boru hattının ucuna birer rafineri tesis edilmiştir. Bunun yanı sıra çimento, tuğla, iplik, tekstil ürünleri üreten fabrikalar kurulmuştur. Küçük sanayi kuruluşları ve atölyeler ise oldukça yaygındır.

Enerji: Elektrik enerjisinin %88’i termik santrallerden, %12’si hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 1720 kw/saattir.

Ulaşım: Beyrut’ta uluslararası trafiğe açık bir havaalanı mevcuttur. Trablusşam’daki ikinci havaalanı iç ulaşımda kullanılmaktadır. Beyrut, Sayda ve Trablusşam’da ihracat ve ithalatta kullanılan birer büyük liman bulunmaktadır. Diğer sahil kentlerinde ise iç ulaşımda kullanılan limanlar mevcuttur. 420 km.’lik demiryolu, 7400 km.’lik karayolu ağına sahiptir. Bu ülkede ortalama 5 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Sağlık: Lübnan’da 3.810 doktor mevcuttur ve ortalama 775 kişiye bir doktor düşmektedir.

Eğitim: Lübnan’da 2200 ilkokul, 1410 genel ortaöğretim kurumu, 185 mesleki ortaöğretim kurumu, 25 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Okuma yazma bilenlerin oranı %80’dir.

  

 

[1]   www.ticaret.gov.tr (Ekim-2021)

[2]   www.enfal.de (Ekim-2021 Erişimi)