اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ.

Foundation Islamic Union

İSLAM BİRLİĞİ VAKFI

وقف الاتحاد الإسلامي العالم

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

BAĞIMSIZ İSLAM DEVLETLERİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Resmî Adı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)

Başkenti   : Lefkoşe

Önemli Şehirleri: Girne, Gazimagosa, Güzelyurt, Maraş.

Yüzölçümü: 3.355 km2 (Kıbrıs adasının %36,5’i).

Nüfusu       : 382.200 (2021). Nüfusun %40’ı şehirlerde yaşamaktadır.[1]

Ortalama İnsan Ömrü: 74 Yıl

Etnik Yapı: KKTC halkının % 98,71’ini Türkler oluşturmaktadır. %0,5 oranında Rum.

Dil: Resmi dili Türkçe’dir. Halkın büyük çoğunluğu Türkçe konuşur.

Din: %98.71 orana sahip olan Kıbrıs Türkleri Müslüman ve Sünnî, %0,5 oranındaki Rumlar

         Ortodoks Hıristiyan’dır. %0.2 oranında Maruni Hıristiyan vardır.

Coğrafî Durumu: Doğu Akdeniz’de bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, güney-batıdan Rum Kesimi, diğer yönlerinden ise Akdeniz ile çevrilidir. Kıbrıs adası Türkiye’ye 71, Suriye’ye 98, Mısır’a 384, Yunanistan’a 900 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Yazları kuruyan birkaç deresi bulunmaktadır. Topraklarının %57’si tarım alanı, %5’i otlak, %20’si ormanlıktır. Başkent Lefkoşe’de yıllık sıcaklık ortalaması 18,5 derece, yıllık yağış ortalaması 244 mm’dir.

Yönetim Şekli: Çok partili demokratik bir sistemle yönetilmektedir. Devletin en üst yöneticisi cumhurbaşkanı, hükümetin başkanı ise başbakandır. 50 üyeli bir parlamentosu mevcuttur. Parlamento üyeleri serbest seçimlerle belirlenir. 5 Mayıs 1985 günü yapılan halkoylamasından sonra yürürlüğe konan bir anayasası vardır. Anayasanın başlangıç kısmında, laik bir ülke olduğu belirtilmektedir. KKTC henüz Birleşmiş Milletlere (BM), İslâm İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) ve diğer uluslararası kuruluşlara kabul edilmemiştir.

Siyasî Partiler: Ulusal Birlik Partisi: Liberal ve batı yanlısı bir anlayışa sahiptir. Demokrat Parti: Milliyetçi ve liberal bir anlayışa sahiptir. Cumhuriyetçi Türk Partisi: Solcudur. Toplumcu Kurtuluş Partisi: Rumlarla federal sistemi savunan sol görüşlü bir partidir.

Tarihi: İslâm orduları tarafından Kıbrıs adasına ilk önce Hz. Osman (r.a.)’ın halifeliği döneminde 649 yılında bir sefer düzenlendi. Bu seferde adanın bir bölümü ele geçirildi. 653 yılında ikinci bir sefer düzenlendi ve İslâm devletinin bu ada üzerindeki hâkimiyeti güçlendirildi. Ancak adanın bir bölümü yine Bizanslıların hâkimiyetinde kalmıştır. 653 yılındaki ikinci seferden sonra Kıbrıs’a Müslümanlar yerleşmeye başladılar. Ancak Müslüman olmayan yerliler de varlıklarını sürdürmüşler ve ada tam olarak İslâmlaştırılamamıştır. 964 yılında Kıbrıs adası yeniden Bizans hâkimiyetine geçti. Kıbrıs’ın ikinci fethi 1571 yılında Osmanlılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ikinci fetihten sonra Kıbrıs’ın imarı, adadaki ekonomik hayatın canlandırılması vb. amaçlarla bazı Müslüman Türkler adaya nakledildi. Böylece adada yeniden Müslüman bir kitle oluşmaya başladı. Osmanlılar Venediklilerin kapattığı Ortodoks kiliselerini açarak bir din özgürlüğü sağladıklarından yerli halkın tasvibini kazanmışlardır. Ancak Rumlar arasında 18. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan Megali İdea (Büyük Hedef) diğer adıyla ENOSİS akımının etkisinde kalan bazı kitleler zaman zaman Müslüman kitlelere saldırarak onları rahatsız etmeye başlamışlardır. Osmanlıların Kıbrıs üzerindeki hâkimiyetleri 1878’e kadar sürdü ve bu tarihte ada İngilizler tarafından işgal edildi. İngiliz işgali altında Enosis akımının etkisindeki Rumların faaliyetleri ve Müslüman Türklere yönelik saldırıları daha da artmıştır. Rumlar 1 Nisan 1955’te Enosis idealini gerçekleştirmek amacıyla EOKA adlı gizli bir örgüt kurdular. İngiliz işgali 1960’a kadar devam etti. 1960’da bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Bu cumhuriyet Türk ve Rum halkların hâkimiyeti eşitlik ilkesine göre paylaşmaları esasına dayalı olarak kurulmuştu. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de garantör devletler olması kararlaştırıldı. Ancak Enosis akımını benimsemiş olan Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş günlerinden itibaren adanın tümü üzerinde Rumların hâkim olması için faaliyetlere ve bu amaçla Türkleri rahatsız etmeye başladılar. Yasaların Enosis’i yasaklamasına rağmen başta cumhurbaşkanı Makarios olmak üzere devlet yönetiminde görev alan Rumlar, Enosisi destekleyenlerin kışkırtıcı faaliyetlerine göz yumdular, hatta bu faaliyetleri yürütenleri cesaretlendirdiler. Tahrikçi eylemler 21 Aralık 1963’te silahlı saldırılara dönüştü. Öte yandan devlet yönetimindeki Rumlar Türk ortaklarını tamamen etkisiz hale getirerek bütün devlet kademelerini ele geçirdiler. Bu durum üzerine Türkiye 13 Aralık 1964’te BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak Kıbrıs’taki durumun düzelmesi için gerekli girişimlerde bulunulması talebinde bulundu. Ancak BM Güvenlik Konseyi bazı tavsiye kararları almanın ötesinde bir şey yapmadı. Üstelik muhatap olarak tamamen Rumların işgaline geçen hükümeti kabul etmeyi kararlaştırdı. BM’nin bu tutumundan cesaret alan Rum yönetim Türklere yönelik saldırı ve eylemleri bizzat organize etmeye başladı. BM, 27 Mart 1964’te adaya bir ‘Barış gücü’ gönderdi. Ancak ‘Barış gücü’ Türklere yönelik saldırıların durmasını sağlayamadı. Hatta Rum yönetimini destekleyici bir tavır içine girdi. Bunun yanı sıra Yunanistan hükümeti de Kıbrıs’taki Rum yönetimine askeri destek sağlamaya başladı. Bütün bu gelişmeler karşısında Türkler çok sayıda yerleşim merkezini terk ederek daha güvenli bölgelere sığınmak zorunda kaldılar. Kıbrıs konusunda garantör devlet sıfatı taşıyan Türkiye ise bu yıllarda BM nezdinde bazı girişimlerde bulunmak dışında hiçbir şey yapmadı. Rumlar adada Türklere karşı vahşice eylemlere giriştiler. Çok sayıda köyü yakıp yıktılar. Bazı köylerde insanları da yaktılar. Birçok Türkü de başka şekillerde öldürdüler. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda adanın yaklaşık %33’ne sahip olan Türkler saldırılar sonucunda %3’üne sıkıştırıldılar. Türkler üzerindeki bu zulüm 1974’e kadar devam etti. Türkiye, 20 Temmuz 1974’te garanti anlaşmasının 4. maddesinin verdiği hakka dayanarak Kıbrıs’a bir askeri harekât düzenledi. Bu harekât 3 gün sürdü. Ardından barış görüşmeleri başlatıldı. Ancak Yunan yönetiminin ve Rum tarafının bütün önerileri reddetmesi üzerine 15 Ağustos 1974’te ikinci bir harekât başlatıldı. 2 gün süren bu ikinci harekâtla bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin topraklarını oluşturan bölge Rumların elinden alınmış ve böylece askeri harekâta son verilmiştir. Bu harekâttan sonra adada iki toplumlu federal bir yönetim oluşturulması istendi ve bu amaçla federasyonun Türk kanadını oluşturması üzere 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Rumların federasyona yanaşmaması üzerine 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.

İç Problemleri: Barış harekâtıyla alınan Magosa hala iskâna açılmamıştır.

Dış Problemleri: En önemli dış problemi Rumların adanın tümü üzerinde hak iddia etmelerinden ve BM başta olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşların Rumların hâkimiyetindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın meşru yönetimi olarak muhatap kabul etmesinden kaynaklanan problemdir. Uluslararası güçlerin, Rumlara ve onlara uluslararası platformda en büyük desteği sağlayan ülke durumundaki Yunanistan’a arka çıkması, buna karşılık garantör devlet sıfatı taşıyan Türkiye’nin Kıbrıs davasını savunmada zayıf kalması problemi daha da derinleştirmektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı dünya ülkelerinin geneli KKTC’ni resmen tanımamıştır. BM’in Rum yanlısı tutum izlemesi de bu konuda etkili olmaktadır.

Ülkede İslâmiyet: Gerek İngiliz işgali, gerekse onu izleyen Rum yönetimi dönemlerinde İslâmî eğitimin engellenmesi ve Müslüman halkın dinini öğrenmesine ve yaşamasına engel olunması Kıbrıs’ta İslâmî hayatın zayıflamasına sebep olmuştur. İngilizler ve Rumlar adadaki Müslümanlara da kendi kültürlerini ve yaşayış tarzlarını kabul ettirmeye çalışmışlardır. Bunun etkisi bugün hâlâ gayet bariz bir şekilde görülmektedir. Bugün Kıbrıs halkının yeniden İslâmî yönden bilgilendirilmesi ve şuurlandırılması için çeşitli faaliyetler başlatılmıştır. KKTC’nde 191 cami bulunuyor. Ancak bunların çoğunda fahri imamlar görev yapıyor. Bunda yönetimin ihmali görülmektedir. Yönetim İslâmî hayatın yeniden canlanması ve yetişen neslin İslâmî yönden bilgilendirilmesi yönünde gereken gayreti göstermemektedir. Yapılan İslâmî çalışmalar genellikle fahri çalışmalardır. Bu fahri çalışmaları yürütenlerin başında da Kıbrıs Türk-İslâm Kültür Derneği’yle, Kıbrıs’ın ünlü mutasavvıflarından Şeyh Nazım Kıbrısî ve müridleri gelmektedir.

Ekonomi: Ekonomisi tarım, ticaret ve imalat sanayisine dayanır. Topraklarının %57’si tarıma elverişlidir. Tarım ürünlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %10’dur. Çalışan nüfusun yaklaşık %25,5’i tarım alanında iş görmektedir. Üretilen tarım ürünlerinin başında tahıl, turunçgiller ve çeşitli meyve ve sebzeler gelmektedir. 1992 yılında 64 bin ton tahıl, 260 bin ton meyve, 5 bin ton da sebze üretilmiştir. Hayvancılık da nüfusa oranla iyi durumdadır.

Para Brimi: Türk Lirası

Kişi Başına Düşen Millî Gelir: 13.367 USD[2]

Dış Ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başta gelenleri gıda maddeleri, tarım ürünleri, makineler, motorlu araçlar, motorlu araç yedek parçaları, mamul maddeler, madeni yağlar ve kimyasal maddelerdir. Bunlardan birçoğunun üretimi değil sadece ticareti yapılmaktadır. İthal ettiği malların başında gıda maddeleri, motorlu araçlar, makineler, sanayi ürünleri, ilaç, elektrikli ve elektronik aletler gelir. Dış ticaretinde birinci sırayı Türkiye almaktadır. Bunun yanı sıra Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere daha başka ülkelerle de ticareti vardır. Türkiye’nin ithalattaki payı %45, ihracattaki payı ise %15’tir. Avrupa Birliği ülkelerinin ihracattaki payları %78, ithalattaki payları ise %34’tür. 1990’daki dış ticaret açığı 316 milyon dolar, 1992’de uluslararası cari işlemlerindeki açık ise 16 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Sanayi: 1974 harekâtından sonra Kıbrıs’ın Türk kesiminde sanayi sektörü ciddi bir gelişme kaydetmiştir. Mevcut sanayi kuruluşları genellikle imalata yönelik küçük sanayi kuruluşlarıdır. Gıda sanayisi de iyi durumdadır. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %12’dir. Çalışan nüfusun %11.2’si sanayi sektöründe iş görmektedir.

Enerji: Enerji üretimi ve tüketimi de 1974 askeri harekâtından sonra artmıştır. 1991’de 65 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Ancak mevcut enerji üretimi iç ihtiyacı karşılamamaktadır. Yılda yaklaşık 350 milyon kw/saat elektrik ithal edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi 2370 kw/saattir.

Ulaşım: Lefkoşa yakınındaki Ercan’da, Pınarbaşı’nda ve Geçitkale’de birer havaalanı bulunmaktadır. Her üçü de uluslararası trafiğe açıktır. İhracat ve ithalatta kullanılan limanlarının başında Gazimagosa limanı gelmektedir. Gazimagosa limanı KKTC’nin en büyük limanıdır. Bundan başka Girne ve Gemikonağı’nda da birer limanı vardır. 2700 km karayoluna sahiptir. KKTC’nde 3,1 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir. Trafik soldan işlemektedir.

Sağlık: KKTC’nde 51 hastane, 250 doktor, 105 diş doktoru, 310 hemşire mevcuttur. 688 kişiye bir doktor düşmektedir.

Eğitim: KKTC’nde ilköğretim 6 yaşında başlayarak 5 yıl, orta öğretim (ortaokul ve lise) 6 yıl sürmektedir. 1991 rakamlarına göre 149 ilkokulu, 50 ortaöğretim kurumu (ortaokul ve lise), 11 mesleki ortaöğretim kurumu, 1 üniversitesi ve bunun dışında 5 yükseköğretim kurumu mevcuttur. Yüksek öğrenim çağındaki gençlerden yüksek öğrenim kurumlarına kayıt yaptıranların oranı %25’tir. Okuma yazma bilenlerin oranı ise %97’dir.

İdari Bölünüş: KKTC, 3 il ve 199 yerleşim biriminden meydana gelir.

 

[1]   www.ticaet.gov.tr (Ekim-2021 Erişimi)

 

[2]   www.ticaet.gov.tr (Ekim-2021 Erişimi)