اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ.

Foundation Islamic Union

İSLAM BİRLİĞİ VAKFI

وقف الاتحاد الإسلامي العالم

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

BAĞIMSIZ İSLAM DEVLETLERİ

Etiyopya

Resmî Adı: Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti (ET)

Başkenti  : Adisababa

Önemli Şehirleri: Diredava, Gondar, Nazret, Desse, Makalle (Mekele) ve Harar.

Yüzölçümü: 1.221.000 km2

Nüfusu       :  98.700.000[1]   İstihdam: Etiyopya Afrika’nın en fazla nüfusa sahip ülkelerinden birisidir. Etiyopya’da yıllık nüfus artış hızı %3’ün üzerinde olup, nüfusun %80’i kırsal bölgelerde, kalan %20’i ise şehir ve ilçelerde yaşamaktadır. Son 15-20 yıl içerisinde yüz binlerce Etiyopya’lı ABD’ye göç etmiş ve özellikle Los Angeles ve Washington DC’ye yerleştirilmişlerdir.

Kişi Başına Düşen Millî Gelir: 115 USD

Km2 Başına Düşen İnsan Sayısı: 80 Kişi

Ortalama İnsan Ömrü: 45

Etnik Yapı: Nijerya ve Mısır’dan sonra Afrika’nın en kalabalık ülkesi olan Etiyopya’da nüfus yoğunluğu 41,1/km2’dir (1990). Nüfusun dağılışı bakımından alışılmışın dışında bir durum görülür ve ülke tropikal kuşakta bulunduğu için en kalabalık bölgeler 1800-2500 metreler arasındaki yükselti kuşağında yer alır; nitekim başşehir Adisababa da (2455 m.) bu kuşaktadır. Etnik bakımdan çoğulculuğun görüldüğü ülkede hâkim ırk orta bölgede yaşayan Amharalar’dır ve bunlar toplam nüfusun %37,7’sini oluştururlar. Arap yarımadasından gelen beyaz ve batıdan gelen siyah ırka mensup insanların bir karışımı olan Amharalar evlilik yoluyla güneydeki Galla ve diğer gruplarla da karışmışlardır. Nüfusun büyük çoğunluğu yüksek yaylalardaki köylerde yaşadığından (%85) şehirleşme oranı çok düşüktür.

Coğrafya: Tropikal iklimin hâkim olduğu Etiyopya’da arazinin yüksekliği sebebiyle sıcaklık aynı paraleldeki diğer Afrika ülkelerine göre biraz düşüktür ve deniz seviyesinden yüksekliğe göre değişiklik gösterir. Hava alçak kesimlerde daha sıcak, yükseklerde serindir. Denkalî çöküntüsünde zaman zaman 50 dereceye varan sıcaklık orta ve batı bölgelerde iyice düşer.

Etiyopya akarsu kaynakları bakımından zengin bir ülke olmakla birlikte bunlardan yeterince istifade edememektedir. Nil havzasında bulunan Tekeze Nil’in kollarından Atbara’ya katılır. Mavi Nil (Abbai) sularını Tana gölüne, güneye doğru akan Oma ırmağı ise Turkana gölüne akıtır; Baro ve Akobo’nun sularını alan Sobat ırmağı Beyaz Nil’le birleşir.Etiyopya göller bakımından da zengin bir ülkedir. En büyük göl olan kuzeybatıdaki Tana’nın dışında Rift vadisindeki çukurlarda da en önemlilerini Abaya, Şala, Zivey ve Abe’nin teşkil ettiği birçok göl mevcuttur.

 

Dil: Amharikçe. 100 civarında mahalli dilin konuşulduğu Etiyopya âdeta bir diller mozaiğidir. Esas itibariyle Sâmî, Kûşî ve Nil grupları olmak üzere üçe ayrılan bu dillerden Kûşî grubuna girenler ülkenin güney ve orta bölgelerinde, Nil dilleri güneybatı ve kuzeydeki yüksek yaylalarda, Sâmî grubuna girenler de orta, güneydoğu ve kuzeydoğu bölgelerinde konuşulmaktadır

Din: Din bakımından da heterojen bir yapı gösterir. İslâmiyet ve Hıristiyanlık hâkim dinler olmakla birlikte ülkenin güney tarafında animist topluluklara, Tana gölünün kuzeyindeki bölgede de Falaşalar denilen Yahudilere rastlanır. Nüfusun %40’ını oluşturan Hıristiyanlar IV. yüzyıldan beri ülkenin tarihinde önemli rol oynamışlardır. V. yüzyılda Aksum Krallığı’nı kuran Hıristiyanlar İskenderiye’deki Ortodoks Kıptî (Kopt) Kilisesi’ne bağlılıklarını sürdürmüşler ve dışarıdan aldıkları desteklerle gelişmişlerdir. Etiyopya’daki Hıristiyanların çoğu monofizit Ya‘kūbî olmakla birlikte Katolik ve Protestan mezhebi mensupları da bulunmaktadır. Halen Etiyopya Ortodoks Kilisesi İskenderiye’deki Kıptî patrikliğin otoritesi altındadır.

Ülkenin en kalabalık cemaatini teşkil eden Müslümanlar sayılarının çokluğuna rağmen siyasî ve idarî hayatta etkin değildirler. Ülkenin değişik bölgelerinde yerleşmiş bulunan Müslümanlar arasında göçebe ve yarı göçebe halde yaşayanlar da mevcuttur. Kuzeydeki yüksek yaylalarda yaşayan Ceberti, Galla, Somali ve Afar kabileleri ilk dönemlerden bu yana Müslümandır. VII. yüzyılda ülkenin kuzey bölgelerine nüfuz eden İslâmiyet zamanla güneye doğru yayılmıştır. Günümüzde Vallo, Harar, Bâlî, Arusi ve Sidâme bölgelerinde Müslümanlar çoğunluktadır.

 

XIX. yüzyılda Kral II. Theodore döneminde (1855-1868) Müslümanlar üzerinde tam bir hâkimiyet kuruldu; Wollo’da Müslümanlar katliama uğrarken (1855) en önemli İslâm merkezi olan Harar işgal edildi (1887). Bu arada İtalya Asab, Masavva‘ ve Asmara’yı ele geçirdi. Bununla beraber Müslümanların Hıristiyanlara karşı mücadelesi son bulmamış ve Kral Yohannes Mehdî’nin dervişleri tarafından Metemma’da öldürülmüştür (1889). Kral Yohannes döneminde Habeşistan ile Mısır arasında savaşa yol açan anlaşmazlıklar Müslümanların aleyhine gelişmiş ve idarenin zorlamasıyla Müslümanlar Hıristiyanlığa dönmeye mecbur olmuşlardır. 1880 yılında 50.000 Müslümanın kralın emriyle vaftiz edildiği rivayet edilmektedir. 1889’da iktidara gelen II. Menelik de Batılı misyonerlerin destek ve teşvikleriyle Müslümanlar üzerindeki baskıyı sürdürmüş ve Hıristiyanlaştırma hareketine devam ederek pek çok Müslümanı köleleştirmiştir. İslâm’a sempati duyan Lidj Yassou’nun iktidar olması ve ardından bu dine girmesi Müslümanlar için önemli bir gelişme olmuş, ancak 1917’de iktidardan uzaklaştırılmıştır. Hıristiyanların eline geçen şehirlerdeki camilerin bir kısmı kiliseye çevrilmiş, Müslümanlar dinlerini değiştirmeye zorlanmış ve büyük baskılara maruz kalmışlardır. 1930 yılında kral olan Hâile Selâsiye’nin ilk yıllarında İslâmiyet resmî din olarak kabul edilmiş, Müslümanların okullarda Arapça öğrenim görmesi ve Harar ile Cimmâ bölgelerinde resmî işlerde bu dilin kullanılması benimsenmişken daha sonra Müslümanlar üzerinde yeni baskılar kurularak şer‘î mahkemelerin faaliyeti engellenmiş ve Arapça öğrenimin yasaklanması yoluna gidilmiştir. 1974 askerî darbesinden sonra kurulan Marksist-Leninist rejimden en çok etkilenenler Müslümanlar olmuş ve ülkenin çeşitli bölgelerinde yönetime karşı ayaklanma hareketleri ve kurtuluş mücadeleleri ortaya çıkmıştır.

Tarih boyunca Hıristiyanların muhalefeti ve baskılarına rağmen yayılmayı sürdüren İslâmiyet günümüzde ülkenin doğu, kuzey ve güneybatı bölgelerinde hâkim dindir. Orta bölgedeki yüksek yaylalarda ve Sudan sınırının kuzey ve güney taraflarında ise Müslümanlar Hıristiyan unsurlarla birlikte yaşamaktadırlar. Müslüman nüfus etnik bakımdan büyük bir çeşitlilik göstermekte ve değişik kabilelere ayrılmaktadır. Cebertîler, Gallalar (Oromolar), Vallolar, Somaliler, Afarlar (Denkalî), Ad Şeyhler, Saholar, Sidâmeler ve Gurageler başlıca Müslüman kabilelerdir. Farklı etnik ve dil gruplarına mensup olan bu kabilelerin yanında Arapça konuşan daha küçük Benî Şangül ve Bantu gruplarla Araplar ve başka topluluklar da mevcuttur.

Ülkedeki Müslümanların hepsini bir çatı altında toplayan herhangi bir teşkilâtın bulunmaması ve siyaset alanında etkili olamamaları Müslüman grupların din, eğitim, günlük hayat ve diğer konulardaki ortak problemlerinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Devlet okullarında din eğitimine yer verilmemekte ve Müslüman çocukların eğitimi Kur’an okullarında sağlanmaktadır. Adisababa, Harar, Diredava, Agordat, Agaro ve diğer önemli şehirlerdeki camilerin yanında bulunan Kur’an okullarında ders veren hocalar Müslüman çocuklarına, temel dinî ilimleri öğretmektedirler. Bu okullarda iki seviyeli bir eğitim yapılmaktadır. Temel seviyede öğrencilere Arap alfabesi, Kur’an’ın okunması ve namaz kılınması öğretilirken üst seviyedekilere Arapça gramer, dil, fıkıh, hadis ve tefsir gibi ilimler verilmektedir. Mahallî cemaatler tarafından korunan ve desteklenen Kur’an okullarındaki eğitim İslâm’ın muhafazası ve tebliğinde önemli rol oynamaktadır. Devletten hiçbir yardım almayan bu okullar, 1975’te idarenin yürürlüğe koyduğu millîleştirme ve totaliter uygulamalardan olumsuz etkilenmiştir.

Kur’an okullarındaki eğitimle yetinen Müslüman öğrenciler yüksek öğretime pek itibar etmemekte ve şehirdekiler daha çok ticarete atılmaktadırlar. Kahire’deki Ezher Üniversitesi’nde ve diğer İslâm ülkelerindeki din öğretimi kurumlarında İslâmî ilimleri tahsil eden bazı Etiyopyalı öğrencilere rastlanır.[2]

Siyasi ve İdari Yapı: Etiyopya Afrika Kıtasında 3000 yıllık en eski medeniyete sahip olup, tarihte hiç bir zaman sömürge olmamış bir doğu Afrika ülkesidir. Bugünkü Etiyopya 1955 yılında kabul edilen Anayasa ile Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti adını almıştır. 1934-41 dönemindeki İtalyan işgali hariç tutulursa Afrika ülkeleri içinde sömürgeci yönetim altında idare edilmeyen tek ülke Etiyopya’dır ve uzun bir süre monarşi ile yönetilmiştir. 1974 yılında askeri cunta, the Derg, 1930 yılından beri hüküm süren İmparator Haile Salassie’yi tahtından indirerek sosyalist bir devlet kurmuştur. Kanlı darbeler, isyanlar, uzun süren kuraklık yılları ve toplu iltica sorunlarının var olduğu Etiyopya’da, 1991 yılında isyancı güçlerin Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi bir koalisyon kurmaları ile bu rejim de devrilmiştir. Askerî cuntanın devrilmesi ile politik ve ekonomik açıdan istikrarlı bir döneme girilmiş ve ülke Afrika’nın en istikrarlı ülkelerinden birisi haline gelmiştir.  Anayasa 1994 yılında yürürlüğe konmuş olup, ülkede çok partili parlamenter bir idarî yapı söz konusudur. Anayasaya göre meclis iki bölümden oluşmaktadır: Tüm ülkeyi temsil eden federal milletvekilleri ve bölgelerini temsil eden federe milletvekilleri. Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti 9 federal bölgeye ve iki büyükşehir şehir idaresine ayrılmıştır. Geçmiş yıllardaki deneyimler göz önüne alınarak idari yetkiler ciddi ölçülerde bölgelere ve iki büyükşehirde de il yönetimlerine bırakılmıştır. Yaklaşık 100 milyonluk nüfusu ile Etiyopya Nijerya’dan sonra Afrika’nın en kalabalık ikinci ülkesi konumundadır. Etiyopya gittikçe artış göstermesine rağmen kişi başına düşen geliriyle UNDP’nin en yoksul ülkeleri arasında yer almaktadır. Etiyopya ekonomisi, limanlara olan uzaklığı, doğal kaynaklarının ve altyapısının yetersizliği, kuraklık ve Eritre ile yaşadığı anlaşmazlıklardan dolayı yeterli gelişme gösterememiştir. 1991 yılına kadar Etiyopya’nın bir parçası olan Eritre ile Mayıs 1998 ile Aralık 2000 arasında sürekli çatışmalar söz konusu olmuştur. Aralık 2002’de Eritre ile Barış Anlaşması imzalanmış olmasına rağmen durum hassasiyetini korumaya devam etmekte ve özellikle var olan sınır probleminin kısa vadede çözümü de mümkün görülmemektedir. Diğer taraftan Etiyopya zayıf durumda olan Somali’deki geçici federal hükümete yardım etmek amacıyla 2006 yılında bu ülkeye müdahalede bulunmuş, Afrika Birliği Barış Gücünün bölgeye intikalinin gecikmesi nedeniyle Etiyopya birlikleri planlanandan daha uzun süre Somali’de kalmıştır

Ekonomi: Ekonomi. Etiyopya’nın ekonomisi genelde tarım ve hayvancılığa dayalı olup 1991’deki yönetim değişikliğine kadar merkezî planlama ile yönlendirilmekteydi. Toplam iş gücünün % 85-90’ı, yaklaşık olarak millî gelirin yarısını temin eden tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Son yıllarda ağırlığını iyice hissettiren kuraklık ve açlıkla siyasî istikrarsızlıklar ekonomik gelişmeyi olumsuz yönde etkilemiş ve planlanan hedeflere ulaşmak mümkün olmamıştır. 1974 darbesinden sonra iktidara gelen Marksist yönetimin toprak mülkiyetini devletleştirerek kolektif çiftlikler kurması tarım alanında beklenen üretim artışını sağlayamamıştır. Mısır, buğday, tütün, patates, yağlı tohumlar, tef, süpürge darısı ve kahve başta gelen tarım ürünleri olup bunlardan kahvenin büyük bir kısmı yurt dışına ihraç edilmektedir. Küçük köylerdeki halkının önemli bir kısmı kahve tarımıyla ilgilenen Etiyopya, kahve üretiminde (1989’da 200.000 ton) daima dünyanın ilk sekiz ülkesi arasında yer aldığı gibi bazı yıllar da en fazla kahve üreten ilk beş ülke arasına girer; son yıllarda ketende elde edilen başarı da ümit vermektedir. Sebze ve meyve üretimi yanında hayvancılık ülke ekonomisinde önemli bir yer tutar; soğuk bölgelerde sığır, at ve katır, diğer bölgelerde keçi ve koyun yetiştirilmektedir.

Ülkede Adisababa’yı Cibuti Limanı’na bağlayan bir demiryolu hattı mevcuttur ve Etiyopya’nın dış ticaretinde son derece önemli bir konuma sahiptir.

Para Birimi: Birr (ETB)

Kişi Başına Düşen Millî Gelir: 952 USD (2021)

Dış Ticaret: Etiyopya dış ticaretini daha çok Avrupa Topluluğu ve eski Sovyet bloku ülkeleriyle yapmaktadır. Dışarıya tarım ürünleri, canlı hayvan ve ham madde satarken dışarıdan makine, kimyevî maddeler, yol inşaat ekipmanları ve her türlü mamul madde almaktadır. Ticaret bu ülke Müslümanlarının tarihten gelen başlıca mesleği olup İslâm’ın yayılmasında etkisi büyük olmuştur. Müslümanların önemli merkezleri olan Harar, Diredava ve tarihî ticaret yolları üzerindeki şehirlerde ticaret sektöründe etkin olan Müslümanlar kırsal alanlarda tarım ve hayvancılıkla meşguldürler.

Sanayi: Yer altı zenginlikleri bakımından iyi bir durumda bulunan ülkede demir, bakır, çinko, kurşun, potas ve altın yatakları mevcutsa da bunları çıkarıp işleyecek tesisler henüz kurulamamıştır ve üretimin büyük kısmı ham madde halinde dışarıya satılmaktadır. İleri bir düzey göstermeyen endüstri sektöründe çimento, dokuma, şeker, petrol arıtma ve bazı gıda sanayii kollarında faaliyette bulunan fabrikalarla imalâthaneler başlıca kuruluşlardır. Başşehir Adisababa çevresinde toplandığı görülen endüstri tesislerinin üretimleri iç piyasaya yönelik olduğundan ihracat imkânı son derece sınırlıdır. Denkalî çöküntüsünde bulunan zengin tuz yatakları değerlendirilmekte, güneybatı bölgelerindeki zengin orman kaynaklarından ise yeterli derecede faydalanamamaktadır. Ülkenin sahip olduğu tarihî ve tabii güzellikler turizm açısından iyi bir imkân teşkil ediyorsa da alt yapı yetersizliğinden dolayı bu sektör de pek gelişmiş durumda değildir.

Enerji: 3 milyar MW hidroelektrik üretimini mümkün kılan irili ufaklı çok sayıda nehir bulunmaktadır Son yıllarda enerji sağlamak için hidroelektrik potansiyelin kullanılmasına başlanmış ve akarsular üzerinde bazı santraller inşa edilmiştir.

Ulaşım: Adisababa ülkenin diğer şehirlerine ve Kenya’ya kara yollarıyla bağlanmış olmakla beraber bu yollar yüksek dağ ve düzlüklerdeki yerleşim merkezlerine kadar ulaşmış değildir. Deniz taşımacılığı ile dış ticarette Eritre’deki Masavva‘ ve Assab (Asab) limanlarından faydalanılmaktadır; hava ulaşımında ise milletlerarası nitelikte iki hava limanı hizmet vermektedir. Haberleşme ve ulaşım sisteminin zayıflığı ekonomik sektörlerin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir

Sağlık:

Eğitim: Eğitimin mecburi olmadığı Etiyopya’da nüfusun hemen hemen yarısı okuma yazma bilmemektedir. Yedi yaşında başlayan ilköğretim altı, orta öğretimin ilk kısmı üç, ikinci kısmı ise dört yıldır. Devlet okullarının dışında kilise ve Kur’an okulları oldukça yaygındır. Ülkede başşehirde bir üniversite ve Bahir Dar’da bir politeknik enstitü bulunmaktadır. Kitle haberleşme vasıtaları devletin denetiminde olup başşehirde Enformasyon Bakanlığı’nın Amharaca yayımladığı günlük gazetelerin tirajı oldukça düşüktür. Ayrıca ülkede Arapça ve İngilizce gibi bazı dillerde çıkarılan çeşitli süreli yayınlar da bulunmaktadır.[3]

 

Etiyopya eğitimli nüfus oranının oldukça düşük olduğu bir ülkedir. Ülkede zorunlu eğitim bulunmamakta, bu yüzden okur yazarlık oranı da son derece düşük kalmaktadır. Ancak, son yıllarda ülkede eğitime önem verilmeye başlanmış, ülkenin gelişme plan ve programlarında eğitim öncelikli konular arasında yer almaya başlamıştır. Bugün ilkokul çağındaki çocukların %70’i, orta düzeyde ise %40’ı eğitime devam etmektedir. Lise düzeyinde eğitime devam etme oranı ise %25 civarındadır. Ülkede okuryazarlık oranı ortalama %45 olup, bu oran erkeklerde %50, kadınlarda ise %40’dır. Okuryazarlık oranı şehirlerde %75 civarında iken, kırsal kesimde %25 civarındadır. Ülkede üniversite mezunlarının sayısı gittikçe artmakta ise de, üniversite mezunu sayısı oldukça düşüktür

 

 

[1]   www.ticaet.gov.tr (Ekim-2021 Erişimi)

[2]  İslâm Ansiklopedisi, TDV.

[3]  İslâm Ansiklopedisi, TDV.