اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ.

Foundation Islamic Union

İSLAM BİRLİĞİ VAKFI

وقف الاتحاد الإسلامي العالم

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

BAĞIMSIZ İSLAM DEVLETLERİ

Cibuti

Resmî Adı: Cibuti Cumhuriyeti

Başkenti: Cibuti

Önemli Şehirleri: Ali Sabih, Dihil, Ubuk, Hur Ankar, Tacura.

Yüzölçümü: 23.200 km2

Nüfusu: 973.000 Nüfusun %81i şehirlerde yaşamaktadır.  

Km2 Başına Düşen İnsan Sayısı: 24

Nüfus Artış Hızı: %2,9

Ortalama İnsan Ömrü: 48

Etnik Yapı: Cibuti halkının %37sini Afarlar, %47sini İsalar oluşturur. %6 oranında da çoğu Yemen asıllı olan Araplar yaşamaktadır.

Dil: Cibuti’nin resmî dili Arapça ve Fransızcadır. Ancak etnik unsurlar kendi aralarında kendi dillerini konuşmaktadırlar.

Din: Cibuti’nin resmî dini yoktur. Ancak halkın %99’u Müslüman’dır. Müslümanlar Sünnî Şafii’dir. Kalan nüfusun genelini çoğu Avrupa asıllı olan Hıristiyanlar oluşturmaktadır. Coğrafî Durumu: Aden Körfezinin Kızıl Denizle buluştuğu yerin batısında bulunan Cibuti, doğudan Aden Körfezi, güneydoğudan Somali, güneyden, batıdan ve kuzeyden Etiyopya ile çevrilidir. Cibuti iklimi çoğunlukla kurak ve sıcak bir iklimdir. Yağmurlar genelde Kasım - Mayıs ayları arasında yağar. Diğer aylar kurak geçer.

Yönetim Şekli: Cibuti’de görünüşte çok partili bir demokratik sistem hâkimdir. Ancak yönetim siyasî hürriyetleri büyük ölçüde kısıtlamıştır. Adil olmadığı gerekçesiyle Aralık 1992’de gerçekleştirilen genel seçimlere halkın %51’i katılmadı. İktidar partisi bu seçimlerde oyların %75’ini alarak parlamentodaki üyeliklerin hepsini kazandı. Devletin başı cumhurbaşkanıdır. Hükümet başkanı ise başbakandır. Anayasaya göre cumhurbaşkanının İsalardan, başbakanın Afarlardan olması gerekir. Üyeleri genel seçimle belirlenen 65 üyeli bir yasama meclisi (Milli Meclis) mevcuttur. Mevcut anayasa 4 Eylül 1992’de yürürlüğe konmuştur. Hukuk sistemi İslâm kanunları, Fransız Medeni Kanunu ve Cibuti halkı adetlerinin karması bir hukuk sistemidir.

Üye Olduğu Uluslararası Kuruluşlar: Cibuti, BM, İİT, Arap Birliği, Afrika Birliği Örgütü, Körfez İşbirliği Konseyi, Afrika Antiller ve Pasifik Sözleşmesi, (IMF), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Siyasî Partiler: Ülkenin en güçlü siyasî partisi iktidardaki İlerleme İçin Halk Kongresidir. Bu partiye Cibuti halkının %47sini oluşturan İsalar hâkimdir. Batıyla ve Fransa ile uzlaşma içinde olan ve Somali milliyetçiliğini savunan bir partidir. Son genel seçimlerde parlamento üyeliklerinin tamamını kazandı. İkinci siyasî parti Yeni Demokratik Partidir. Buna da Afarlar hâkimdir. Son genel seçimlerde oyların %25’ini almasına rağmen iktidar partisinin siyasî oyunları dolayısıyla parlamentoya giremedi.

Tarihi: Cibuti’ye İslâmiyet 7. yüzyılda buraya göç eden Müslümanlar vasıtasıyla ulaştırıldı. Daha sonra gönüllü davetçiler gelerek bu bölgede İslâm’ı daha da yaymaya çalıştılar. 16. yüzyılın başlarına kadar Cibuti’ye Müslümanlar hâkim oldu. Bu tarihte Portekizli sömürgeciler Cibuti kıyılarında söz sahibi olmaya başladılar. Ancak Portekizli sömürgecilerin hâkimiyeti uzun sürmedi. Bir süre sonra bu bölge Osmanlıların hâkimiyetine geçti. Cibuti halkını Portekizlilerden sonra da Fransız sömürgeciler rahatsız ettiler. Ubuk’u bir üs edinen ve oraya bir iskele kuran Fransa, sonraki yıllarda Cibuti’deki bütün kabile şeflerini kendisiyle anlaşma yapmaya zorlayarak hâkimiyetine aldığı alanı genişletti. 1888de İngilizlerin işgali altında bulunan Somali sınırlarına kadar ulaştı. Bu işgalden sonra Cibuti topraklarına Fransız Somalisi adı verildi. Güneyde yer alan bugünkü Somaliye de o zaman İngiliz Somalisi deniyordu. Çünkü burasını da İngiliz sömürgeciler işgal etmişlerdi. 1888 yılında Fransa ile İngiltere arasında bir anlaşma yapılarak iki Somali’nin kesin sınırları belirlendi. 1897de Fransızlar Habeşistan (Etiyopya) yönetimiyle bir anlaşma yaparak işgal ettikleri toprakların bir kısmını Habeşistan’a bıraktılar. Fransız sömürgeciler Cibutinin ticari ve stratejik önemi dolayısıyla 1897 yılında aynı zamanda Cibuti’yi bugünkü Etiyopya’nın başkenti olan Adis Ababa’ya bağlayacak bir demiryolunun yapımını başlattılar. Bu demiryolu 1917 yılında tamamlanmıştır. Fransa bu demiryolunu yapmakla Cibuti’nin iç kesimlerini de kontrol altında tutmayı ve buralardaki Müslümanların işgale ve misyonerlik faaliyetlerine karşı isyanlarını kolaylıkla bastırabilmek için gerekli ulaşım imkânını sağlamayı amaçlıyordu. Cibuti’nin Müslüman halkı Fransız sömürgesini hiçbir zaman kabullenmek istememiştir. Ancak Fransızlar Müslümanların bütün direnişlerini baskıyla ve zulümle bastırdılar. Afar Müslümanlar 1917’de Fransız sömürgecilere karşı geniş çaplı bir ayaklanma başlattılar. Ancak Fransız sömürgeciler bu ayaklanmayı da bütün insanlık dışı uygulamalara başvurarak bastırdılar. Fransız sömürgeciler bir yandan da Cibuti halkını kendi dinlerinden uzaklaştırmak için yoğun misyonerlik faaliyetleri başlattılar. Fransızlar bu işi iki yönlü olarak yürütüyorlardı. Bir yandan İslâmî eğitimi yasaklıyor, Müslümanların dinlerini öğrenmelerini engelliyorlar, bir yandan getirdikleri misyonerler vasıtasıyla kendilerini yoğun bir Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine tabi tutuyorlardı. Ancak bütün bu çalışmalarına rağmen Hıristiyanlaştırma konusunda hiçbir başarı elde edemediler. Bugün Cibuti’de yaşayan Hıristiyanların tamamının Avrupa asıllı olması bunun göstergesidir. Fransızlar bu konuda kendi açılarından başarı sayabilecekleri tek şey Müslümanları dinleri hakkında bilgisiz bırakmak suretiyle, onların İslâm öncesi dönemlerine ait bazı adetlerini yeniden canlandırarak bugünkü hayatlarına taşımaları oldu. II. Dünya Savaşından sonra Cibuti, Fransa’nın deniz aşırı ülkeler birimine bağlandı. Bununla birlikte Cibutililere Fransız vatandaşlığı ve Fransız Birliği senatosunda temsil hakkı verildi. 1956da Cibutiye Fransız Somalisi adıyla sınırlı özerklik tanındı. Bu yeni statüye göre ülkenin başında bir Fransız vali bulunacak ancak hükümette görev alacak bakanlar yerlilerden olacaktı. Eylül 1958’de Fransız cumhurbaşkanı De Gaulle, Fransız Somalisinin geleceğiyle ilgili bir referandum yaptırdı. Referandum sonrasında oyların çoğunluğunun, Cibuti Fransız Somalisi’nin Fransız Milletler Topluluğu içinde kalması yönünde çıktığı bildirildi. Oysa referandumda çeşitli oyunlar oynandığı bir gerçekti. 1958 referandumu sonrasında açıklanan sonuçların gerçekleri yansıtmadığı iki yıl sonra çıkan olaylarla da anlaşıldı. 1 Temmuz 1960’ta İtalyan ve İngiliz Somalilerinin birleşerek bağımsız bir devlet olması üzerine Cibuti’deki Somali asıllı İsalar da kurulan bu bağımsız devlete katılmak istediler. Afarlar da bu durum karşısında Fransa himayesinde kalmayı tercih ettiler. Bu durum bir kabile kavgasına yol açtı. Fransa bu gelişmeler karşısında yeniden baskıcı politikaya başvurdu. İsaların çoğunu sürgüne gönderdi. Ardından 1967de ikinci bir referandum gerçekleştirdi. Bağımsızlık yanlılarının çoğunun katılamadığı bu referandum sonrasında da halkın % 60ının Fransayı istediği açıklandı. Ancak sonuç halkı tatmin etmedi ve olaylar devam etti. Fransız askeri birlikleri olaylara müdahale ederek çok sayıda insanı öldürdü, birçoklarını da sürgün ettiler. Fransa 1970de sürgündeki İsaların vatanlarına dönmelerine izin verdi. Ülkenin adı da Afarlar ve İsalar Fransız Ülkesi şeklinde değiştirildi. Vatanlarına dönmelerine izin verilen İsalar gruplar halinde dönmeye başladılar. Bunun arkasından bağımsızlık mücadelesi yeniden alevlendi. Gelişmeler karşısında Fransa 1977de ülkede yeniden referandum yapmak zorunda kaldı. Artık Cibuti’de kalamayacağını anlayan Fransa, bu üçüncü referandumdan sonra halkın %98inin bağımsızlık lehinde oy kullandığını açıkladı. Böylece 27 Haziran 1977de bağımsız Cibuti Cumhuriyetinin kuruluşu ilan edildi. Bağımsızlıktan sonra ilk cumhurbaşkanlığına Ali Arif Burhan getirildi. 2 Ekim 1978de gerçekleştirilen seçimlerde de, daha önce İsaların bağımsızlık mücadelesini organize eden Bağımsızlık İçin Afrika Birliği adlı örgütün lideri Hasan Guled Aptidon cumhurbaşkanlığına seçildi. Haziran 1981 seçimlerinde Hasan Guled Aptidon yeniden ve altı yıllığına cumhurbaşkanı seçildi. Afarların Cibuti’nin Bağımsızlığı İçin Demokratik Cephe adlı partisinin seçim sonuçlarına itiraz etmesi üzerine 19 Ekim 1981de anayasada değişiklik yapılarak adı geçen parti ve diğer siyasi örgütler kapatıldı. Böylece ülkede tek partili sisteme geçildi. Resmen tanınan tek parti de İsaların hâkimiyetindeki İlerleme İçin Halk Kongresi adlı partiydi. Nisan 1987 seçimlerine cumhurbaşkanlığı için Hasan Guled Aptidon tek aday olarak girdi ve yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi. 1992de yeniden çok partili sisteme geçildi. Ancak Aralık 1992 seçimlerinde parlamentodaki bütün üyelikleri yine iktidardaki İlerleme İçin Halk Kongresi kazandı. 7 Mayıs 1993te gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerine Hasan Guled Aptidonla birlikte 4 adayın daha katılmasına rağmen Aptidon seçim oyunlarıyla oyların %60.76’sını almak suretiyle yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi.

İç Problemleri: Fransız sömürgecilerin ekmiş olduğu kavmiyetçilik fitnesi bugün bile Cibuti’nin baş ağrısıdır. Yönetimde büyük ölçüde söz sahibi olan İsalarla Afarlar arasında zaman zaman çatışmalar devam etmektedir. Cibuti hâlen 130 bin Somalili mülteciyi barındırmaktadır.

Dış Problemleri: Cibuti bağımsız olmasına rağmen Fransa’nın siyasi ve ekonomik baskısı altındadır. Fransa bu ülke üzerindeki çıkarlarını kaybetmemek için zaman zaman bazı iç karışıklıkların çıkmasına da sebep oluyor. Fransa Cibuti’nin içişlerine de karışıyor ve zaman zaman ülke içindeki kavgaları bahane ederek bu ülkeye askeri güç gönderiyor. Buna gerekçe olarak da bu ülkede yaşayan Fransızların can güvenliklerini sağlamayı gösteriyor. Ancak Cibuti yönetimi bundan rahatsız oluyor. Çünkü Fransız askerleri Cibuti’de istikrarı sağlamak yerine kavgaların daha da alevlenmesi için çalışıyorlar.

Ülkede İslâmiyet: Fransızların ektiği kabilecilik davası ve bu davaya dayalı olarak çıkarılan kavgalar, bağımsızlık sonrası yönetimi ele alan kadronun Fransız güdümlü olması, ülkenin fakirliği, Afarların yönetime karşı mücadelelerini organize eden örgüte marksistlerin hâkim olması ve buna benzer sebepler Cibuti’de İslâmî hareketin güç kazanmasını engellemiştir. Bununla birlikte Afarların yönetime karşı mücadelelerini İslâmî bir çizgiye çekmek ve onların İslâmî yönden bilinçlendirilmelerini sağlamak amacıyla örgütler kurulmuştur. Ancak bu örgütler çalışmalarını ülke dışından yürütmektedir.

Ekonomi: Cibuti ekonomisi daha çok ticarete ve taşımacılık hizmetlerinden elde edilen gelirlere dayanır. Cibutiden Adis Ababaya uzanan demiryolu Cibuti limanına önem kazandırmaktadır. Bu demiryolu Cibuti limanının Etyopyayla ve bazı Orta Afrika ülkeleriyle bağlantısını sağlamaktadır. Ayrıca Cibuti limanı etrafında serbest ticari bölge oluşturulması şehre ticari ve turistik bir önem kazandırmıştır. Cibuti limanı aynı zamanda Kızıldeniz ve Süveyş kanalı yolunu kullanan gemiler tarafından bir ikmal limanı olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden Cibuti limanı ülke ekonomisi için önemli bir gelir kaynağıdır. Ticaret ve taşımacılık hizmetlerinden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı %48i bulmaktadır. Tarıma elverişli topraklar ülke topraklarının sadece % ini oluşturmaktadır. En çok üretilen tarım ürünleri hurma, mısır ve çeşitli sebze ve meyvelerdir. Tarım ürünleri ülke ihtiyacının sadece %3’ünü karşılamaktadır. 1992 yılı içinde 22 bin ton sebze üretilmiştir. Cibuti halkının dörtte biri göçebe hayvancılıkla geçinir. Dolayısıyla hayvancılık sektörü iyi sayılır. 1992 rakamlarına göre ülkede 180 bin baş sığır, 450 bin baş koyun bulunmaktadır. Kıyılarda oturanların bazıları balıkçılıkla geçinmektedirler. Ancak balıkçılık pek iyi sayılmaz. 1991 yılı içerisinde 400 ton balık ve deniz ürünü avlandı. Yönetim balıkçılık sektörünü geliştirmeye çalışmaktadır. Balık üretimi şimdilik sadece iç tüketimi karşılamaktadır.

Para Birimi: Cibuti Frankı.

Kişi Başına Düşen Millî Gelir: 670 dolar.

Dış Ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başında canlı hayvan, et ve deri gelir. İthal ettiği malların başta gelenleri makineler, elektrikli araçlar, ulaşım araçları, dayanıklı tüketim malları, petrol ve petrol ürünleri, tekstil ürünleri ve gıda maddeleridir. Dış ticareti en çok Fransa iledir. Fransa’dan sonra da daha çok Yemen, Somali, Etiyopya, Japonya, ABD, İtalya, İngiltere ve Hollanda ile ticari ilişkileri vardır. Cibuti ekonomisi üzerinde Fransa’nın önemli etkisi vardır. Bundan dolayıdır ki, Fransa’nın 1992 başlarında bu ülkeyle bazı ilişkilerini dondurması ve bazı ekonomik yaptırımlar uygulaması ülkeyi ciddi bir sıkıntının içine soktu.

Sanayi: Sanayi çok geridir. Bazı küçük sanayi tesisleri ve atölyeleri dışında herhangi bir sanayi kuruluşu yoktur.

Enerji: Cibutide 1991de 178 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Elektrik üretimi genellikle termik santrallerde yapılmaktadır.

Ulaşım: Cibuti şehri yakınında uluslararası trafiğe açık bir havaalanı bulunmaktadır. Bundan başka tarifeli sefer yapılabilen 2 havaalanı daha vardır. Obok ve Cibuti’de ihracat ve ithalatta kullanılan birer limanı ve 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 10 gemisi bulunmaktadır. 106 km. demiryolu, 2880 km. karayolu mevcuttur. Demiryolu Cibuti - Adis Ababa demiryolunun Cibuti sınırları içinde kalan kısmından ibarettir. Cibuti’de ortalama 34 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Sağlık: 13 hastane, 100 doktor, 10 diş doktoru, 360 hemşire mevcuttur. 5650 kişiye bir doktor düşmektedir.

Eğitim: Cibuti’de ilköğretim mecburi değildir. İlkokul altı, ortaokul dört, lise üç yıldır. Fransız eğitim sistemi takip edilmektedir. Öğretmenlerin çoğu da Fransız olduğundan dersler genelde Fransızca okutulmaktadır. 66 ilkokul, 32 ortaöğretim kurumu mevcuttur. İlköğretim görenlerin oranı %39, ortaöğretim görenlerin oranı %12dir. Cibuti’de üniversite yoktur. Üniversite tahsili yapmak isteyenler genellikle Fransa’ya giderler. Okuma yazma bilenlerin oranı %34’tür.

İdari Bölünüş: 12 ilçeyle 200 idari birimden meydana gelir.